VATAN HAİNLERİ GİREMEZ
GELDİYSEN MESAJ BIRAK ZİYARETÇİ İSRAİLE DESTEK VERDİNMİ_WWW.BYYYY.BLOGCU.COM

Animated Leopard

Ziyaretçi Defterine Yaz

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, Giriş Ölüm sizi her an yakalayabilir. Kimbilir o an, belki de şu andır ya da size çok yaklaşmıştır. Belki de bu satırlar ahlakınızı yeniden düşünmeniz için ölümünüzden önce size tanınmış son bir fırsat, son bir hatırlatma, son bir uyarıdır. Siz bu satırları okurken bir saat sonra hayatta kalacağınızdan emin olamazsınız. Bir saat sonra hayatta olsanız bir sonraki saate erişeceğinizin hiçbir garantisi yoktur. Saat değil bir dakika, hatta bir saniye sonra bile hayatta olacağınız kesin değildir. Bu kitabı sonuna kadar okuyup bitireceğinizin de hiçbir garantisi yoktur. Ölüm size, büyük bir ihtimalle, bir dakika öncesinde ölmeyi hiç aklınızdan geçirmediğiniz bir anda gelecektir. Mutlaka öleceksiniz, tüm sevdikleriniz de ölecek, sizden önce ya da sonra mutlaka ölecekler. Bundan 100 sene sonra dünya üzerinde sizin tanıdığınız hiçbir canlı insan kalmayacak. Her insanın, kendi hayatı hakkında bitmek tükenmek bilmeyen planları vardır. Liseyi bitirmek, üniversiteye girebilmek, mezun olmak, iş sahibi olmak, ev sahibi olmak, evlenip çoluk çocuk sahibi olmak, çocuğunu büyütmek, emekli olmak, huzurlu bir hayata kavuşmak gibi... Bunların dışında, herkesin, kendi içinde bulunduğu durum ve şartlara göre daha binlerce konuda çok kapsamlı planları olabilir. Oysa bu planların hiçbirinin gerçekleşeceği kesin değildir. Buna karşın ölüm, yüzde yüz gerçekleşecektir. Yıllarca çalışıp çabalayıp üniversiteye giren bir öğrenci okuluna giderken ölebilir. Ya da yeni işe giren bir kişi işine giderken veya evlenenler düğünden dönerken ani bir trafik kazası sonucunda ölebilirler. Başarılı bir iş adamı, işlerini çabuk halledebilmek, gideceği yere daha çabuk ulaşıp vakit kazanmak ve daha çok şeyler yapabilmek için uçak yolculuğunu tercih eder. Fakat uçak düşebilir ve hayatı hiç düşünmediği şekilde son bulabilir. Geriye kalan planlarını gerçekleştiremeden, bir daha asla tamamlanmayacak bir şekilde yarıda bırakarak, dönüşü olmayan bir yere giderler... Oysa o gittikleri yer için hazırladıkları hiçbir planları yoktur. Gerçekleştiremeyecekleri planları yıllarca en ince ayrıntısına kadar düşünmüşlerdir, ama gerçekleşeceği kesin olan ölüm hakkında hiçbir şey düşünmemişlerdir. Peki akla ve bilince sahip bir insan hangisine öncelik vermelidir? Gerçekleşeceği kesin olan hakkında mı, yoksa olmayan hakkında mı plan kurmalıdır? İnsanların bir kısmı, kesin olmayana önem verirler. Hayatın hangi safhasında olursa olsun bütün planlarını, gelecekte daha iyi ve daha mükemmel bir hayata kavuşabilmek için yaparlar. Eğer insan ölümsüz olsaydı, bu davranış gerçekten de mantıklı olacaktı. Fakat bütün planlar, ölüm denen mutlak sona mahkumdur. Bu nedenle, kesin olan ölümü bırakıp kesin olmayanları önemsemek, kesinlikle akıl dışıdır. Ne var ki insanlardan bazıları, akıllarını kaplamış garip bir gaflet hali nedeniyle bir türlü bu açık gerçeği fark edemezler. Uzun yıllar yaşayacaklarını hatta hiç ölmeyeceklerini varsayarak sadece dünyada belirledikleri hedeflere ulaşmak için çabalarlar. Ölümle birlikte başlayacak olan gerçek hayatlarını düşünmezler. Ona yönelik bir hazırlık yapmazlar. İman eden bir insan dünyadaki ve ahiretteki kurtuluşu için, Kuran'da bildirilen tüm ibadetleri ve ahlak özelliklerini, hayatının sonuna kadar kesintisiz olarak uygulamalı ve ahirete hazırlık yapmalıdır. Mümin, Allah'ın rızasını, sevgisini ve yakınlığını kazanabilmek ve sonsuz hayatında Rabbimiz'in rahmeti ve cennetine layık olabilmek için oruç, tesettür gibi ibadetleri ihlasla, samimiyetle ve yalnızca Rabbimiz'in rızasını gözeterek yerine getirmelidir. Tüm inananlara farz kılınan beş vakit namaz da, müminin titizlikle koruması ve ihlasla yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (sav), beş vakit namazın müminleri kurtuluşa yönelten bir vesile olduğunu bir hadisinde şöyle bir örnekle anlatır: Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim: "Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?" "Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!" Aleyhissalâtu vesselâm: "İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler" buyurdu." (Buhâri, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 282, (666); Tirmizî, Emsâl 5, (2872); Nesâî, Salât 7, (1, 231); Muvatta, Sefer 91, (1,174). İnkar edenler hesap günü bu gerçeklerle yüz yüze kaldıklarında telafisi olmayan hatalarından dolayı çok derin bir pişmanlık duyacaklardır. Bu kitap, insana bu çok önemli gerçekleri düşündürmek ve hızla yaklaşan büyük olayı haber vermek için yazılmıştır... Bu büyük olay, kesindir. Dolayısıyla, düşünmekten kaçmak, hiçbir şekilde çözüm değildir.

OKU

filistin

Babasının arkasına sığındığı sırada siyonist saldırganlar tarafından özellikle hedef alınarak öldürülen Muhammed Cemal ed-Durre. Muhammed Cemal ed-Durre'nin ekrana yansıyan görüntüleri siyonist saldırganların, çocukları özellikle hedef aldıklarını gayet net bir şekilde ortaya koyuyordu. Babasının arkasına sığınan bir çocuğu özellikle nişan alarak karnından vurmanın bir başka izahı olamazdı çünkü. Onun gibi daha birçok çocuk benzer şekilde kasten ve bilhassa hedef alınarak öldürülmüştür.
Baba Cemal ed-Durre, işgalci askerlere arkasında çocuk olduğu uyarısını yapınca işgalci askerler adeta bir av yakalamışçasına silahlarına daha bir iştiyakla ve hararetle saldırarak üzerine ateş ettiler. Bu onların ruhlarına hakim vahşet ve saldırganlık duygusunu bütün açıklığıyla gözler önüne seriyordu.
Ailesinin düğünden döndüğü sırada annesinin kucağındayken alnından tabancayla kurşunlanarak öldürülen Ziyauddin et-Tumeyzi. 19 Temmuz 2001 tarihinde Şaron'un fikirleri doğrultusunda oluşturulan ve bir tür özel tim gibi çalışan Yolların Güvenliği Örgütü adlı yahudi terör örgütüne mensup teröristler, Ziyauddin et-Tumeyzi adlı üç aylık bir bebeği alnına tabancayla mermi sıkarak öldürdüler.
Ziyauddin et-Tumeyzi'nin cenazesi kaldırılıyor. Gizli bir yahudi terör örgütünün lideri olan Haham Aydo Alba bundan birkaç yıl önce yaptığı açıklamada karşı direnişin durdurulamaması halinde kadın ve çocukların da öldürülebileceğini ifade etmişti. Filistin topraklarında yayınlanan ve yahudilere ait Maariv gazetesinin yazdığına göre el-Halil şehrindeki Kiryât Arba yahudi yerleşim merkezinde oturan Haham Albâ: "Her ne kadar kadınlar ve çocuklar kendilerini öldürenlerin hayatlarını tehlikeye sokmuyorlarsa da savaşın devamında düşmana yardımcı olmaktadırlar" diye söylemiş ve bu görüşünde İsrail'in ileri gelen hahamlarının fetvalarına dayandığını da dile getirmişti.
Gazze'de annesinin kucağında bulunduğu sırada top şarapneline hedef olarak dört aylıkken hayatını kaybeden İman Haccu. Haham Alba, Tevrat'taki öldürmeyi ve kan dökmeyi yasaklayan hükümlerin bir yahudinin yahudi olmayanı öldürmesine engel teşkil etmediğini, bu hükümlerin yahudilerin birbirlerini öldürmelerini ve kendi aralarında kan dökmelerini yasakladığını belirtmişti.
İman Haccu'nun göğsünden girip sırtından çıkan şarapnel parçasının açtığı yarayı gösteren fotoğraf. Sadece bu fotoğraf bile siyonist vahşetin gerçek kimliğini ve sahip olduğu zihniyeti hiçbir söze gerek bırakmayacak şekilde açıkça ortaya koymaktadır.
İman Haccu'nun cenazesi kaldırılıyor. İşgalcilerin saldırılarında özellikle çocukları hedef almalarının birinci amacı onların ailelerine ağır darbeler indirmek suretiyle, onları bu yolla direnişten, mücadeleden vazgeçmeye zorlamaktı. Çünkü bütün toplumlarda olduğu gibi Filistin toplumunda da çocuk ailenin en değerli varlığıdır.
Ömrünün baharında şehit olan Rif'at en-Nihal. İşin gerçeğinde İsrail işgal devletinin birinci derecede çocukları hedef alması Filistin halkının evlatlarına ne kadar değer verdiğinin bir göstergesidir. Çünkü belirttiğimiz üzere işgal kuvvetleri çocukları hedef alırken onların ailelerini yıldırmayı amaçlıyordu.
Çocuk şehit Halil el-Mağribi. İşgalcilerin çocukları özellikle hedef alarak öldürmelerinin önemli amaçlarından biri de onları daha büyük tehlike arz edecekleri çağa gelmeden önce ortadan kaldırmaktır. Çünkü işgal kuvvetlerinin çocuklarla uğraşmaları ve onları ortadan kaldırmaları gençlerle uğraşmalarından daha kolay olmaktadır. Gençlik yaşına gelenler işgal kuvvetlerini daha çok zorlamaktadırlar. Bu yüzden işgal kuvvetleri, kendilerini ileride zorlayacaklarını düşündükleri çocukları daha çocuk yaştayken ortadan kaldırmayı ve geleceğin "tehlike"lerini şimdiden yok etmeyi daha kolay ve külfetsiz gördüklerinden, tercih etmektedirler.
İşgalcilerin Beytlaham'a yönelik saldırılarında yaralanan çocuklardan Meram Selame. Siyonist vahşetin çocuklara yönelik saldırıları Aksa İntifadası'nın başlangıcından itibaren sürekli devam edegeldi. Bu yüzden Aksa İntifadası'nda ölenlerin ve yaralananların en az yarısını çocuklar oluşturdu.
Nablus'ta oyun oynarken vahşete hedef olarak şehit olan iki kardeş. İşgalciler kendilerini mazur göstermek için Filistinlilerin çocuklarını ateş hattına sürdüklerini ileri sürüyorlar. Oysa Filistinli çocukların geneli ya annelerinin kucaklarında, ya kundakta bulundukları esnada, ya babalarının arkalarına sığındıkları sırada, ya da sokakta oyun oynarken öldürülmüşlerdir.
Nureddin Udeh adlı bebeğin annesinin göğsünü boyayan kanları. İşgalci saldırganlar çok sayıda Filistinli bebeği bu şekilde annelerin kucaklarında veya kundaklarında hedef alarak öldürmüşlerdir.
Siyonist saldırganların vahşi saldırılarında yaralanan Nureddin Udeh adlı bebeğe hastanede sun'i nefes verdiriliyor. Bu küçük bebek annesinin kucağında bulunduğu sırada işgalci saldırganların vahşi saldırılarına hedef oldu.
Aksa İntifadası döneminde çocukların hedef alınması emri İsrail'in "barış yanlısı (!)" olarak gösterilen başbakanı Ehud Barak tarafından verilmişti. Hatta Barak bu konuda: "İzle, siper al ve öldür!" şeklinde sloganlaştırılan bir uygulama da başlatmıştı. Bu durum en başta siyonist işgal devletinin "güvercin" olarak tanıtılan liderleriyle "şahin" olarak gösterilen liderleri arasında herhangi bir fark olmadığının açık göstergesidir.
Okullarına gitmeleri işgalci askerler tarafından engellenen çocuklar saldırganların kurşunlarına hedef olmamak için kaçıyorlar. Bu çocuklar siyonist vahşetin yağdırdığı ateşten kurtulmak için kaçarken işgalci saldırganlar kendilerinin vahşi cinayetlerini haklı göstermek amacıyla Filistinlilerin çocuklarını ateş hattına sürdüklerini iddia ediyorlar. Oysa Filistinli çocuklar işgalcilerin sergilediği vahşet yüzünden huzur ve güven içinde bir eğitim imkanı bile bulamıyorlar.
Ne yazık ki siyonist işgalcilerin bu vahşi uygulamaları büyük ölçüde gözlerden ve dikkatlerden kaçtı. Bunun sebebi ise uluslararası siyonizmle ve çağdaş sömürge güçleriyle işbirliği içinde olan haber kaynaklarının siyonist vahşet karşısında körlüğü tercih etmeleri ve olayları dünya kamuoyuna sürekli saptırarak yansıtmalarıydı.
Bir yanda bu zulümler işleniyor. Ama öte yanda sürekli edebiyatı yapılan, sık sık gündeme getirilen "BM Çocuk Hakları Sözleşmesi" diye bir şey var. Ayrıca BM teşkilatının görünüşte çocukları korumak amacıyla kurulmuş ve kısa adı UNICEF olan bir yan kuruluşu bulunmaktadır. Ne var ki siyonist vahşetin çocuklara uyguladığı zulüm ve vahşet karşısında gerek BM teşkilatının gerekse onun yanfilizfiliz5234@hotmail.com
ZAMAN
 
 
Bugün 2 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol